Haberler 4 MART OBEZİTE GÜNÜ

  • AVRUPA’DA OBEZİTE ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU ÜLKEYİZ 
  • EĞER ÖNLEM ALAMAZSAK 10 YIL SONRA NÜFUSUN YARISI OBEZİTELİ OLACAK
  • OBEZİTE HASTALARINA KARŞI SAYGILI BİR DİL KULLANMALIYIZ
  • OBEZİTEYİ ÖNLERSEK PEK ÇOK KRONİK HASTALIĞI DA ÖNLERİZ

 
Obezite Dünyanın ve ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biri olup sıklığı giderek artmaktadır. Türkiye, 20 milyon obezite hastası ile Avrupa’da obezite görülme oranının en yüksek olduğu ülkedir. Ülkemizde her dört çocuktan birinde kilo fazlalığı, her üç erişkinden birinde obezite bulunmaktadır. Önlem alamazsak 10 yıl sonra nüfusumuzun yarısında obezite bulunacağı tahmin edilmektedir. 

Obezite bir hastalıktır, iradesizlik nedeniyle gelişmez
Obezitenin bir hastalık olduğunu, iradesizlik yüzünden gelişmediğini ısrarla vurguluyoruz. Bu sorunu çözebilmek için öncelikle nedenleri iyi anlamalıyız.  Obezitenin nedenleri arasında;

  • Ailesel (genetik) yatkınlık,
  • Sosyokültürel ve çevresel faktörler ve alışkanlıklar,
  • Stres faktörleri, depresif bozukluklar
  • Bazı ilaçlar ve endokrin hastalıklar yer alır

Yukarıda söz edilen faktörlere toplum genel olarak maruz kalmakta ancak genetik yatkınlığı olanlar daha fazla etkilenmektedirler.  Bu kişiler fazla kilolarından ötürü aşağılanmakta, suçlanmakta ve ayırımcılığa uğramaktadır. Obezitenin bir hastalık olduğunun farkında olmalı ve obeziteli bireylere karşı saygı dilini kullanmaya özen göstermeliyiz. Buna ilk olarak “Obez Hasta” “Şişman kişi” gibi damgalayıcı bir dil yerine “Obezite Hastası” veya “Obeziteli birey” gibi bir dil kullanarak başlayabiliriz.

Obezite pek çok kronik hastalığın nedenidir
Obezitenin kendisinin neden olduğu yaşam kısıtlarına ilave olarak kilo fazlalığının bir sonucu olarak ortaya çıkan pek çok kronik hastalık da bulunmaktadır. Bu hastalıkların bir kısmını şöyle sıralamak mümkün:

  • Tip 2 diyabet
  • Hipertansiyon
  • Dislipidemi
  • Uyku apnesi, astım
  • Karaciğer yağlanması
  • Koroner arter hastalığı
  • Kanserler (özellikle meme, rahim, kolon, pankreas, prostat, böbrek)
  • Reflü, pankreatit, safra kesesi hastalıkları
  • İdrar inkontinansı (idrar tutamama), fıtık
  • İnfertilite (kısırlık), polikistik over sendromu
  • Çocuklarda erken ergenlik
  • İnme, migren, Alzheimer
  • Depresyon
  • Venöz yetmezlik 
  • Eklem romatizması, gut
  • Taban çökmesi, topuk dikeni
  • Katarakt, glokom

 
Obezite tedavisi mültidisipliner yaklaşım gerektirir
Obezite tedavisinde hedef sadece kilo vermek değil, verilen kiloyu muhafaza etmektir.  Pek çok obezite hastasının öyküsünde başarılı kilo verme girişimleri bulunsa da bir süre sonra kilo aldıkları görülmektedir. Bunun nedeni obezitenin altında farklı disiplinleri ilgilendiren çeşitli nedenlerin yer almasıdır. Bu yüzden, obezite tedavisi deneyimli bir ekibi ve farklı disiplinlerden sağlık profesyonellerinin iş birliğini gerektirir.  Obezite tedavisini gerçekleştiren ekip içinde doktor (sağlık kuruluşunun yeterlilik düzeyine göre aile hekimi, iç hastalıkları uzmanı veya endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı), diyetisyen, egzersiz uzmanı (sağlık kuruluşunun yeterlilik düzeyine göre spor hekimi, fizyoterapist, spor koçu, beden eğitimi öğretmeni), hemşire, obezite cerrahı, hastanın komplikasyonlarına ve ihtiyacına göre ilgili psikiyatri, göğüs hastalıkları, kardiyoloji, gastroenteroloji, ortopedi, fizik tedavi ve rehabilitasyon gibi diğer hekimler bulunabilir.

Bilim dışı yaklaşımlar Obezite hastalarına zarar veriyor
Ne yazık ki günümüzde obezite hastalarına bilimsel dayanağı olmayan mucize diyetler, mucize bitkiler, mucize ilaçlar veya mucize cerrahi yöntemler önerilmekte, hastalar istismar edilmektedir. Bu bilim dışı yaklaşımların basında kendilerine yer bulmaları ve rutin uygulamalar gibi sunulması hastalara ayrıca zarar verebilmektedir. Özellikle internet ve sosyal medya ortamındaki bilgi kirliliği obezite hastalarının doğru bilgiye ulaşmasını engellemektedir.

Obezitenin çözümü önlemedir
Obezitesi bulunan herkesi tedavi etmek teknik açıdan mümkün değildir. Obezite sorununun çözümünde en önemli ve etkili adım obezitenin önlenmesidir. Bunun için öncelikle toplumun yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıklarının doğru biçimde şekillenmesi gerekir. Ailelerin çocuk yetiştirirken sağlıklı beslenme kurallarına uymaları, çocukluk döneminden itibaren sağlıklı beslenme ve fizik aktivitenin benimsettirilmesi, toplum hayatında fizik aktiviteyi arttırmaya yönelik önlemlerin ve zararlı gıdaların tüketimini sınırlayacak düzenlemelerin yapılması bu tür önlemler arasında sayılabilir.
Merkezi ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve basın iş birliği içinde obezitenin önlenmesi için ortak çalışmalar yapmalıdır.